Ve işte böyle, göz açıp kapayıncaya kadar iki ay geçti bile ve artık çantalarımı toplama zamanı geldi. Bu arada merhaba herkese, ben Eloise, Fransa’danım, 25 yaşındayım ve kısa dönem gönüllülük
İzmir’de geçirdiğim bu son aylar hayatımın en güzel ve en yoğun dönemlerinden biriydi. İlk geldiğimde neyle karşılaşacağımı tam olarak bilmiyordum — yeni bir ülke, yeni bir dil, yeni insanlar… Ama şimdi ayrılmaya hazırlanırken, bu deneyimin beni ne kadar derinden etkilediğini fark ediyorum.
Tekrar merhaba! Burada son yazdığımdan beri neler oldu?Teknik olarak pek bir şey olmadı. Her gün birbirine benziyor ve atölye mekanı değişmiyor, ama bu kurulu düzende ve gönüllülüğümüzün sonuna yaklaştığımız aylarda sihirli bir şeyler var.Son 9 ayda yakınlaştığımız insanlar arasında havadaki heyecanı ve bazen de hüznü şimdiden hissedebiliyoruz.
Bu son blog yazısı kesinlikle burada geçirilen 9 ayın sonucu olarak yankılanacak. Bir hafta içinde artık Karşıyaka’dan Pasaport’a feribotla geçmeyeceğim; son aylarda defalarca yaptığım gibi. Onun yerine, artık Çeşme’ye arkamı dönüp, rotamı Yunanistan’ın Sakız Adası’na, ardından İtalya’ya ve sonunda Fransa’ya çevireceğim.
Merhaba! Türkiye’deki gönüllülük deneyimimle ilgili dördüncü ve son blog yazıma hoş geldiniz. Ben İtalya’dan Laura. Son dokuz aydır İzmir’de yaşıyor ve gönüllü olarak çalışıyorum. Bu yazıda atölyelerim ve burada geçirdiğim
Ben Polonya’nın Silezya bölgesinden bir gönüllüyüm. Benim adım Ruben. İzmir’e ilk indiğimde hiçbir beklentim yoktu, sadece bilinmeyene açıktım. Bu, yeni bir çevreye, ülkeye, farklı bir kültüre uyum sağlamama ve gönüllülük yolculuğuma başlamama yardımcı oldu. Ama bu deneyimin bana sadece dünya hakkında değil, kendim hakkında da hayal edebileceğimden çok daha fazla şey öğreteceğini bilmiyordum.
İzmir’deki hayat çok iyi gidiyor. Burada kendimi giderek daha fazla evimde gibi hissediyorum. Aslında, bir haftalığına İtalya’ya döndüğümde, Türkiye’den kazandığım bazı alışkanlıkların bana normal gelmeye başladığını fark ettim ve onları özlediğimi hissettim. Bu deneyim, hem kendimi hem de dünyayı daha iyi tanımama yardımcı oluyor. Türkiye, İtalya’ya çok uzak olmasa da kültür açısından oldukça farklı.
Pi Gençlik Derneği ile İzmir’de iki ay geçirmeye karar verdiğimde, bunun harika bir macera olacağını biliyordum, ancak beni bu kadar derinden etkileyeceğini hayal bile edemezdim.Atölye çalışmaları, tanıştığım inanılmaz insanlar ve büyüleyici bir şehrin keşfi arasında bu iki ay yoğun, zenginleştirici ve sürprizlerle doluydu.
Ocak ayı mutfak keşifleriyle dolu bir ay oldu. Geleneksel Türk kahvaltısını (kahvaltı) ilk kez denedim ve kesinlikle çok sevdim. Bir yemekten çok daha fazlası, kültürel bir deneyim, bir paylaşım ve bağlantı anı. Ancak kumpiri de denedim ve itiraf etmeliyim ki hayranı değildim
Ocak göz açıp kapayıncaya kadar geçti – günlerin nasıl geçtiğini zar zor gördüm! Atölyeler, dil öğrenimi ve yeni deneyimler arasında, her gün farklı bir şey getirdi. Gönüllü çalışmamla ilgili en çok keyif aldığım şeylerden biri, farklı hedef kitlelere uyum sağlamak ve becerilerimi sürekli geliştirmek. Farklı gruplarla çalışmak, işleri heyecanlı tutuyor ve beni hem İngilizce hem de Türkçe olarak daha etkili iletişim kurmaya zorluyor. Her oturum bir öğrenme fırsatı – sadece katılımcılar için değil, benim için de.