Tekrar merhaba! Burada son yazdığımdan beri neler oldu?Teknik olarak pek bir şey olmadı. Her gün birbirine benziyor ve atölye mekanı değişmiyor, ama bu kurulu düzende ve gönüllülüğümüzün sonuna yaklaştığımız aylarda sihirli bir şeyler var.Son 9 ayda yakınlaştığımız insanlar arasında havadaki heyecanı ve bazen de hüznü şimdiden hissedebiliyoruz.

Ben Polonya’nın Silezya bölgesinden bir gönüllüyüm. Benim adım Ruben. İzmir’e ilk indiğimde hiçbir beklentim yoktu, sadece bilinmeyene açıktım. Bu, yeni bir çevreye, ülkeye, farklı bir kültüre uyum sağlamama ve gönüllülük yolculuğuma başlamama yardımcı oldu. Ama bu deneyimin bana sadece dünya hakkında değil, kendim hakkında da hayal edebileceğimden çok daha fazla şey öğreteceğini bilmiyordum.

İzmir’deki hayat çok iyi gidiyor. Burada kendimi giderek daha fazla evimde gibi hissediyorum. Aslında, bir haftalığına İtalya’ya döndüğümde, Türkiye’den kazandığım bazı alışkanlıkların bana normal gelmeye başladığını fark ettim ve onları özlediğimi hissettim. Bu deneyim, hem kendimi hem de dünyayı daha iyi tanımama yardımcı oluyor. Türkiye, İtalya’ya çok uzak olmasa da kültür açısından oldukça farklı.

Ocak göz açıp kapayıncaya kadar geçti – günlerin nasıl geçtiğini zar zor gördüm! Atölyeler, dil öğrenimi ve yeni deneyimler arasında, her gün farklı bir şey getirdi. Gönüllü çalışmamla ilgili en çok keyif aldığım şeylerden biri, farklı hedef kitlelere uyum sağlamak ve becerilerimi sürekli geliştirmek. Farklı gruplarla çalışmak, işleri heyecanlı tutuyor ve beni hem İngilizce hem de Türkçe olarak daha etkili iletişim kurmaya zorluyor. Her oturum bir öğrenme fırsatı – sadece katılımcılar için değil, benim için de.