Merhaba yine ben, Pi Gençlik Derneği’nde uzun dönem gönüllülük yapan Almanya’dan Helen. İzmir’de neredeyse altı ayı geride bıraktım ve bu üçüncü blog yazımda yine kısa bir özetle deneyimlerimi paylaşacağım.
İzmir’deki ESC gönüllülük deneyimim, öğrenme, zorluklar ve unutulmaz anlarla dolu heyecan verici bir yolculuk olmaya devam ediyor. Yeni yıl başlarken hem kişisel hem de profesyonel olarak ne kadar büyüdüğümü şimdiden hissedebiliyorum.
Ne kadar çok şeyin değiştiğini fark etmek inanılmaz—ne kadar büyüdüğümü ve İzmir’deki deneyimimle ne kadar derin bir bağ kurduğumu görmek… Bir zamanlar yabancı ve belirsiz gelen her şey artık evimdeymişim gibi hissettiriyor ve bu yolculuk bana dersler vermeye devam ediyor.
Merhaba, İzmir’deki hayatımla ilgili bu üçüncü blog yazıma hoş geldiniz. Geçen seferden bu yana zaman ne kadar hızlı akıp gidiyor, çünkü her şey sürekli değişiyor.Ailemle birlikte Hamburg’da geçirdiğim Noel’de biraz dinlenip sevdiklerimle vakit geçirdim; ama en güzeli, Karşıyaka’ya dönüp sevgili ev arkadaşlarımla buluşmamdı.
Merhaba, Ben Lorenzo.İzmir’de yaşamak benim için yeni deneyimlerle ve fırsatlarla dolu heyecan verici bir macera oldu. İşim önemli olsa da bu yolculuğu unutulmaz kılan, diğer gönüllülerle, Türk arkadaşlarımla ve mentörlerimle paylaştığım aktivitelerdi. Birlikte şehri keşfediyor, anlamlı sohbetler yapıyor ve Türk kültürünü deneyimliyoruz.
Pi Gençlik Derneği’ndeki gönüllü çalışmam için Türkiye’ye geldiğimden bu yana her ay hem kişisel hem de profesyonel gelişim açısından eşsiz fırsatlar sundu. Geçtiğimiz haftalar ise seyahatler, ilham verici karşılaşmalar ve önemli olaylarla özellikle zengin geçti. İşte bu unutulmaz anlardan bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum:
Merhaba! Türkiye’deki gönüllülük deneyimimle ilgili ikinci blog yazıma hoş geldiniz. İlk yazımı yazmamın üzerinden birkaç ay geçti ve bu süre zarfında çok şey değişti. Artık gönüllülük yolculuğumun yarısına geldim ve zamanın nasıl hızla akıp geçtiğine inanmak zor. Ancak, bu süre içinde hem faaliyetlere alıştım hem de deneyimden çok şey öğrendim.
Sabırsızlıkla geçen uzun bir bekleyişin ardından nihayet başardım! Berlin’deki hayatımı geride bırakıp Akdeniz’in kıyısında yer alan İzmir’de tamamen farklı bir hayata başlamak için yola çıktım. Kış yaklaşırken aldığım bu karar, hem heyecan verici hem de oldukça akıllıcaydı.
Geçtiğimiz iki ay boyunca çok fazla seyahat etme şansım oldu. Diğer gönüllülerle birlikte, Diyarbakır’da Ulusal Ajans tarafından düzenlenen bir seminere katıldım. Türkiye’nin doğusu kültür açısından inanılmaz zengin. Mimarisi, gelenekleri ve canlı enerjisi, hiç beklemediğim halde kendimi çok rahat hissetmemi sağladı. Emin olduğum bir şey var: Çok yakında oraya geri döneceğim! Bu tür toplantılar için özellikle minnettarım çünkü farklı şehirlerde bulunan diğer Avrupalı gönüllülerle bağlantı kurmak için harika bir fırsat sunuyorlar.
Tekrar hoş geldiniz! Son gönderimden bu yana, İzmir’de gönüllü olarak geçirdiğim zaman daha heyecanlı ve daha anlamlı hale geldi. Her gün yeni bir şey getiriyor – üstesinden gelinmesi gereken zorluklar, yapılacak keşifler ve değer verilecek bağlantılar. Düşündüğüm zaman, bu deneyim sadece bir kültürel değişimden çok daha fazlası. Bu bir büyüme, uyum sağlama ve başkalarıyla birlikte çalışmayı öğrenme yolculuğu oldu.