Daha sonraki haftalık blog yazılarına bir açılış olarak siz sevgili okuyucularımıza kendimi tanıtmak istiyorum. Benim adım Vladimir Jovanovski, Makedonya’dan geliyorum ve şu an için İzmir’de yaşıyorum. “Kendimi yurtdışında bulmak ve hayatımdaki bu güzel deneyimleri yaşamak daha önce yaşadığım bazı olumsuz tecrübelerimin sonucuydu.” Yin ve Yang’ı hatırlayın. Sözü daha fazla uzatmadan, size hikayemi anlatmama izin verin.

Bizi bir asır boyunca etkilemeyen bir garip illet geçen yıl bu zamanlarda insanlığı yeniden etkisi altına aldı. Ekonomiden ahlak ve etiğe, tıptan insan hakları konularına kadar birçok mesele bu illetin sonucu karabasan gibi üzerimize çöktü, hatta birçoğumuz bu meseleler yüzünden müşkül durumda kaldı. Çok sayıda işletme çalışmayı bırakırken bazıları artan talep doğrultusunda işlerini büyüttü. Ben ise serbest bir çalışan olarak bütün bu küresel değişikliklere karşı oldukça dirençliydim. İşimi korumak için sadece iki şeye ihtiyacım vardı: dizüstü bilgisayarım ve iyi bir internet bağlantısı. En azından ben öyle düşünüyordum. Birçok insan gibi ben de üzerime gelmekte olan dev dalganın farkında değildim.

Sonrasında karantinalar başladı… Zamanımızın çoğunu evde geçirmek rutin hayatımızın bir parçası olmakla beraber odalar arası turlamak yeni fiziksel aktivitemiz olarak kabul görmüştü. İşte burası hata yaptığım yerdi. Muhtemelen diz üstü bilgisayarımın şarj kablosunun yer değişikliklerine ve eğilip bükülmelere dayanıklı olduğunu düşünüyordum. Ancak öyle değildi, cıvıl cıvıl geçmekte olan Nisan ayının bir gününde bilgisayarımın kablosu bozuldu ve artık elektriği iletmemeye başladı. Yeni bir tanesini almak benim için büyük bir sorundu çünkü satıcı kişi bunu bana sağlayabilmesi için en az üç haftanın gerektiğini söylemişti. Gerçekten de dediği gibi şarj aletini 3 hafta içerisinde teslim alabilirdim, ancak benim için bu; uzun vadeli bir müşterimi kaybetmek ve çeviri yapmamın mümkün olmaması anlamına denk geliyordu. Bu bir sonun başlangıcı, yeni bir hikayenin ise ilk bölümüydü.

Bir kapı kapanır bir diğeri açılır.” Bu zamanı, son birkaç yıldır neyle meşgul olduğumu düşünmeye ayırdım; aynı mücadeleye devam mı etmeliyim yoksa kendi başıma yeni bir şeyler mi yaratmalıyım. Sonrasında kendi kişisel yolculuğuma çıkmanın ve bir girişimde bulunup bununla ilgili çalışmalarda bulunmanın tam zamanı olduğuna karar verdim, böylece; kendi kaderimi baştan yaratabilirdim. Fikirler ardı ardına gelmeye başladı, akıllı telefonum üzerinden araştırmalar yapmak hayatımda yeni bir rutin haline gelmişti. Şu ana kadar edindiğim tüm becerilerimi kullanabileceğim yeni bir şey bulmaya kararlıydım; tarih, sanat, yazarlık, çevirmenlik, biraz da Türk işaret dil bilgisi ve eleştirel düşünme. Bu dönem ayrıca insanların ifade şekillerini daha iyi anlamak için sanat ve felsefe üzerine online kurslar aldığım bir zamandı.

Bir dijital dergi çıkarma fikirini bulmam uzun sürmedi. Ancak, böyle bir işe başlamak için, “Tasarımı, düzenlemeyi, içerik için materyal toplamayı; ve en önemlisi iş yönetimini öğrenmem ve içimdeki girişimci ruhu ortaya çıkarmam gerekiyordu.” Neyse ki, sürekli aramadan ve sayısız tıklamadan sonra, ihtiyaç duyduğum o fırsatla sonunda karşılaştım. Bahsettiğim bu fırsat Genç Girişimciler için Erasmus (EYE) programıydı, bu program sayesinde eksik kaldığım yönlerimi geliştirebilir ve benim çalışmak istediğim alanla ilgili profesyonel çalışmalar yürüten yurt dışındaki bir kuruma dahil olabilirdim. Bu fırsat ihtiyaçlarıma mükemmel bir şekilde uyuyordu bu yüzden programın benden istediklerini yerine getirmek için yola çıktım.

Benden istenilen ilk şey bir iş planı hazırlamamdı; yepyeni bir uğraş. Oldukça zahmetliydi ama eğlenceli bir süreçti çünkü bu planı hazırlarken yeni şeyler öğreniyordum. Ulusal İnovasyon ve Girişimci Öğrenim Geliştirme Merkezi’nden (Üsküp’teki aracı ofisim) büyük yardım aldım; başvuru sürecinde onların bana sağladığı destek çok büyüktü. Daha sonra beni kabul edecek, birlikte beş ay geçirebileceğim ve eksik olduğum becerileri öğrenmeme yardımcı olacak uygun bir Ev Sahibi Girişimci bulmam gerekiyordu. Bu arayışımı bağımsız olarak dijital dergi yayınlayan kuruluşlarla sınırlandırdım. Liste yapmak birkaç günümü aldı ve sonrasında gelişme ve öğrenme arzumu ifade eden mailleri göndermeye başladım.

Bu noktada şans benim yanımdaydı çünkü Pi Gençlik Derneği’nin bir temsilcisinden olumlu geri dönüş aldım. Çok geçmeden, olası işbirliği hakkında fikir alışverişlerinde bulunduk; benim onlardan neler beklediğimi onların ise bana neleri sağlayabileceğini tartıştık. Onlarla iletişim kurmak ve beni ağırlayabileceklerini öğrenmek öyle büyük bir zevkti ki ufukta göz kamaştırıcı bir ışık görmüşüm gibi oldu. “Bu deneyim bana hedefime ulaşma yolunda muazzam bir iyimserlik kattı ve programa Ev Sahibi Girişimci olarak kabul edildikten sonra, çalışmalarım için ilerleyeceğim yol daha da netleşti.” Yapmak istediklerimden biri Pi Gençlik Derneği ile birlikte öğrenme sürecime katkıda bulunacak aylık aktivitelerin yanı sıra hem içerik hem de tasarım açısından derginin zenginleştirilmesi hedefini içeren uygun bir taahhüt planı yazmaktı. Dolayısıyla Pi Gençlik Derneği ile çalışmaktan daha iyisini hayal bile edemiyorum.

Sonuç olarak en zor anlarda bile çözüm bulma arzumuzu sürdürürsek, hayatımızı değiştirecek potansiyelde bir fırsatla ummadığımız bir anda karşılaşabileceğimizi söylemek isterim. İşte ben tam da o bahsettiğim fırsatı buldum ve diyebilirim ki ok yaydan çıktı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.