Herkese merhaba!

Çok kısa bir zaman önce bir yıllık ESC serüvenimi tamamladım. Hayatımızın çokça değiştiği 2020 yılını, Almanya’nın Leipzig şehrinde bir anaokulunda gönüllü olarak çalışarak geçirdim. Öncelikle projeye başlamadan önceki süreçten ve kendimden biraz bahsedeyim.

2019 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümünden mezun oldum. Mezun olmama birkaç ay kala uzun dönem bir ESC projesine başvurmaya karar vermiştim. Aynı dönemde Pi Gençlik Derneği’nin Pixel Team gönüllüsüydüm. İnternet üzerinden araştırmaya ve projelere başvurmaya başladım ancak süreç beklediğim kadar hızlı ilerlemiyordu. Mezuniyetimden birkaç ay sonra hem derneğin düzenlediği bilgilendirme seminerleri sayesinde hem de deneme yanılma yöntemiyle iyi bir motivasyon mektubu hazırlayıp, bir Facebook grubundan bulduğum bu projeye başvurumu yolladım. İlk aşamanın ardından ev sahibi kurum ile Skype görüşmesi yapıp haber beklemeye başladım ve birkaç hafta içerisinde olumlu dönüş aldım. Daha öncesinde Türkiye’de çocuklarla gerçekleştirdiğim gönüllülük deneyimlerimin projeye kabul edilmemde oldukça etkili olduğunu düşünüyorum.

Kasım ayında ev sahibi kurumumun gönderici kurumum olan Pi Gençlik Derneği ile iletişime geçmesiyle birlikte gerekli evrakları toplayıp, vizemi alıp bir anda kendimi dilini bilmediğim bir şehirde, içim heyecan dolu bir şekilde buldum. Havalimanında mentörüm tarafından karşılanıp, şehrin merkezinde, gönüllülük yapacağım anaokuluna bisiklet/tramvay ile 15-20 dakika mesafede olan evime yerleştim. İlk haftalarda Almanca bilmediğim için kendimi ifade etmekte zorlansam da çalışma arkadaşlarım ve tabii ki çocuklar bana bu konuda hep destek oldular. Sonrasında da zamanla dili öğrenip onlarla bol bol pratik yapmaya başladım.

Projeme başladıktan bir ay sonra virüsün Avrupa’ya yayılmasından ötürü bir ayı evde karantinada geçirdim. On-Arrival seminerine ve dil kursuna hem gecikmeli hem de online olarak katıldım. Başta bilgisayar başında çok vakit geçirmek zor gelse de sanırım bu yıl hepimiz buna alıştık 🙂

Bütün bu gecikmelere rağmen yıl boyunca çocuklarla bir sürü etkinlik yaptık. Onlara bol bol kitap okudum ve spor aktiviteleri düzenledim. Her hafta ormanda yürüyüş yaptık, bazı günler mini geziler düzenledik. Ev sahibi kurumumun organize ettiği bir etkinlikte Nazım Hikmet’in bir şiirini sahnede, onlarca farklı milletten dinleyiciye okudum. Kurumun diğer gönüllüleriyle birlikte gezilere katıldım. Kendi arkadaşlarımla Almanya dışında iki ülkeye daha seyahat etme fırsatım oldu. Yani Corona’ya rağmen dolu dolu bir yıl geçirdim.

Bütün bu süreç boyunca her ay Pi Gençlik Derneği ile iletişim halindeydim. Zaman zaman e-mail üzerinden kimi zaman da Skype görüşmeleri ile her an desteklerini hissettim. Aynı şekilde ev sahibi kurumum da en ufak bir probleme bile kısa zamanda çözüm getirip, bizi motive etmek için yoğun bir çaba sarf edip, cep harçlığımı ve diğer masrafları zamanında ödediler. Bu iki kurumun desteğiyle güzel bir yıl geçirdiğim için kendimi şanslı hissediyorum.

Ben bu süreçte hem yeni bir dil öğrendim hem de kendimi daha iyi tanıdım. Alman kültürüne dair birçok bilgi edinip, gözlem yapma şansına sahip oldum. Farklılıklarımızın yanında benzerliklerimizi de keşfettim. Umarım böyle bir deneyimi isteyen herkes yaşar. Bulunduğumuz ekonomik şartlar altında, insanın kendisi için yapabileceği en güzel şeylerden birinin bir ESC projesine katılmak olduğunu düşünüyorum. Yeter ki motive bir şekilde gidebileceğiniz, kendi deneyimlerinize ve ideallerinize uygun bir projeye başvurun, elbet birinden olumlu bir dönüş olacaktır. Gerisi zaten kolay 🙂

Sevgiyle ve sağlıkla kalın!

ESC-016 Almanya Projemizin Gönüllüsü “Aslıhan Şal”
Pi Gençlik Derneği

One thought on “Aslıhan’ın Almanya’daki ESC Deneyimi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.