Merhaba 🙂

Benim adım Triin. Estonyalıyım, 30 yaşındayım ve Türkiye’ye gelip yeni bir yaşam tarzı deneyerek hayatımda başka bir mücadele ve maceraya atılmaya karar verdim.

Çoktan 2 ay geçti ama sanki daha dün buraya gelmişim gibi hissediyorum. Türkiye’yi çok seviyorum. Evimde gibi hissediyorum.

Eylül ayında yerel gönüllülerle beraber birkaç küçük şehir turu yaptık ve insanları ve kültürü tanımaya başladık. Gönüllülerin atölye çalışmaları yapmaya başladığı farklı merkezler ve belediyelerle tanıştırıldık.

Ofiste asistan olarak çalışıyorum ve koordinatörümüze yardımcı oluyorum. Eylül ayında programım o kadar yoğun değildi ama Ekim ayında oldukça yoğundu. Atölye çalışmaları yapan gönüllülerin programlarını yapmak, atölye çalışmaları ile ilgili sorunlarla ilgilenmek ve gönüllüler ile organizasyon arasındaki ilişkiler başlıca görevlerim arasında. Elbette tüm sorumluluğu üzerime alamam ama elimden geldiğince almaya çalışıyorum. Yani gönüllülerle organizasyon arasında köprüyüm. Bu bazen zorlayıcı olabiliyor ama çoğunlukla eğlenceli geçiyor. Bir birey olarak nasıl büyüdüğümü ve geliştiğimi her gün hissediyorum.

Ofis ekibi muhteşem. Dikkatli, sıcakkanlı, sizin için her zaman en iyisini dileyen, kendinizi iyi hissetmeniz için çabalayan, benimle ve diğer gönüllülerle çok iyi ilgilenen insanlar.

Gerektiğinde günlük hayatta yardımcı olacak bir mentorüm var. Adı Ezgi. Onun etrafında olmak gerçekten çok eğlenceli ve o güvenilir bir insan. Onun sayesinde yerel hayatı deneyimledim ve gerçekten geleneksel Türk yemeklerinden yedim.

Türk insanlar, yemekleri ve yemek yemeyi çok seviyor. Yani gerçekten ÇOK seviyorlar 😀 Ayrıca Türk mutfağı da güzel. Yemekten hoşlandığım bazı şeyler var. İlk geldiğim zamanlarda biraz alışık olduğum eski tatları özledim çünkü Türkiye’ye geldiğimde bir ay boyunca tanıdık hiçbir şey yoktu benim için. Ama artık alıştım.

Eylül ayında bazı atölyelerimiz vardı, bunlardan ikisini diğer gönüllülere kendim organize ettim. Geldiğimizden beri her şey biraz kaotik ve karışıktı, çevreye ve insanlara alışmak biraz zaman aldı.

Ekim ayına geçersek; ayın başında başka bir şehirde, Afyonkarahisar’da geliş eğitimimiz vardı. Diğer kuruluşlardan gönüllülerle tanıştık. Şehrin kendisi çok güzel 🙂

Biraz daha çalıştıktan sonra Kapadokya’ya gittim. Muhteşemdi. 20’li yaşlarımın başında bu hayatta yapmak ve deneyimlemek istediğim şeyleri yazmıştım ve içlerinden bir tanesi de sıcak hava balonuydu. Yaşasın- tamamlandı!

En büyük hobilerimden biri dans etmek. Türkiye’ye geldiğimde ilk işim salsa ve bachata dans partilerinin nerede olduğuna baktım ve onlara katıldım. İnsanlar çok iyi ve misafirperver. Ve o 2 ay boyunca dans partilerine gittim ve oradan çok iyi arkadaşlar edindim.

Daha ne diyebilirim ki ? Türkiye’yi çok seviyorum ve burada olmaktan keyif alıyorum.

Bir dahaki sefere kadar hoşça kalın! :*

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.