3 aylık yaz tatili çoğu insan için yapacakları çok da şey olmadığı için sıkıcı gelir. Bu projeye kabul aldığımı duyana kadar benim için de böyle geçeceğini hissediyordum. Peki bu 42 günlük Romanya’daki gönüllülük projesi beni ne kadar mı etkiledi? Gelin birlikte keşfedelim.
İlk olarak Romanya’ya ilk indiğimizde biraz korkmuş olabilirim. Türkiye’ deki sıcaktan daha soğuk bir yere kaçıyorum mutluluğu ben de baya fazlaydı ta ki Romanya’nın da Türkiye kadar sıcak olduğunu gördükten sonra. Varacağımız yere yerleşene kadarki olan süre bana hayatı sorgulatmaya başlamıştı. 42 gün çok uzun bir süre değil mi? Nasıl dayanacağım? İlk defa konfor alanından bu kadar süre boyunca uzakta kalmak insanı baya rahatsız edebilecek gerginlikler arasında.
Projeye başladığımız gün bile kafama takılan bir sürü durum vardı. Bazı arkadaşlarımız ile aramızdaki dil bariyeri bizi ne kadar etkiler bilemiyorduk ve açıkcası bu beni yine rahatsız ediyordu. Diğer 4 şehirden en küçük olanı bize gelmişti. Şanssızlığım yine burda devreye girmiş. Ama sonra etrafıma baktım ve içimden biz burayı daha güzel ve eğlenceli bir yer neden yapamayalım ki? İlk 1 haftamız kaynaşmak için yapılan aktivitelerle geçti ve ne kadar eğlenceli insanlarla burada olacağımı fark ettim. Biraz da olsa kendimi iyi hissetmeye başlamıştım.
İkinci hafta çocuklarla tanışma haftasıydı. Öncelikle eğitmenimiz ile onlar gelmeden bir gün önce bir sürü oyun öğrendik ve oyunlar gerçekten çok güzel duruyordu. O kadar güzeldi ki bazılarını benim yaşımdaki insanlarla bile oynayabilmeniz mümkün. Çocuklarla tanışmamız yine benim için özel olan anlardan birisidir. Annem anaokulu öğretmeni olduğu için çocuklarla aram iyidir hemen kaynaşırım fakat dil bariyer olması beni başta biraz geriyordu. İnsanın aklında acaba beni anlarlar mı? Düşüncesi mutlaka oluyor. Fakat korktuğum başıma gelmedi. Çocuklar resmen bizi 1 yıldır bekliyorlarmış gibi mutlulardı. Daha ilk günden futbol maçı yapmak inanılmaz bir deneyimdi.
İlerleyen haftalarda yenileme çalışmaları yapmamız gerekiyordu. Benim için bir ilk olacaktı çünkü daha önce elime bir kez bile boya fırçası almamıştım. Büyük bir acemilikle işe başlamak ilk gün için baya zor gelmişti. Çok yavaş kaldığımı hissediyordum ve yetiştiremeyeceğiz diye paniklemeye de başlamıştım. Neyse ki tüm ekip el ele verip tüm çalışmaları bitirdik ve ortaya fotoğrafta da görebileceğiniz gibi Romanya’daki çocukların okullar açılınca bile kullanabileceği harika bir ortam hazırladık.
Projedeki son günlerimiz yaklaşırken hem ülkeme dönmenin mutluluğunu hem de buradan ayrılmanın üzüntüsünü aynı anda yaşıyordum. Son günlerde bir sürü farklı ve eğlenceli aktiviteler yaptık. Bunlardan birisi de gönüllülük festivaliydi. Projedeki tüm katılımcılar ilk defa bir araya gelmişlerdi ve ayrıca Romanya’daki çoğu gönüllü de bu festivalde yerini almıştı. Farklı kültürlerden bir sürü insan tanımamızı sağlayan bu festival benim için ilk olan harika bir deneyimdi.
Bu projenin bittiğini fark ettiğimde yine iki duyguyu aynı anda yaşamaya başladım. Romanya’daki bu proje benim için büyüyünce anlatılacak anılar arasında ilk 3 e girebilecek bir anı niteliğinde oldu ve bu gerçekten inanılmaz bir his. Blogumu kendi düşüncelerim ile bitirmek istiyorum. Bu hayatta en önemli zamanımız aslında gençliğimiz ve hayatımızı şekillendiren zaman da tam olarak bu zaman. Bu zamanı olabildiğince dolu dolu ve geleceğe yararlı şekilde yaşamak lazım o yüzden ben her insanın hayatında bir defa da olsa konfor alanından uzaklaşması gerektiğini düşünüyorum. Bu kişinin kendi gelişimi için de oldukça kilit rol oynayan bir olay.