Merhaba! Ben Kamila ve yakın zamanda İzmir, Türkiye’de bir yıl süren gönüllü hizmetimden döndüm.
Geri döndüğümden beri en sık duyduğum soru “Nasıl hissediyorsun?” ve ne kadar istesem de gerçekte nasıl hissettiğimi kelimelere dökmek benim için çok zor.
Bir yıl uzun bir zaman ve bu arada proje süresince yerel olarak pek çok şey yaşandı: Pek çok harika ve ilham verici insanla tanıştım, diğer gönüllülerle birlikte tatilleri ve doğum günlerini kutladık ve sonuç olarak şunu öğrenebildim: sadece Türk gelenek ve göreneklerinin yanı sıra Alman veya Fransız gelenekleri (diğer gönüllüler o ülkelerden geliyordu). Kendi başıma etkinlik yapmayı ve hazırlamayı öğrendim, böylece kendi becerilerimi başkalarıyla paylaşırken aynı zamanda onlardan bilgi ve deneyim kazandım. Gönüllülerle birlikte yaşamak bana sabırla çalışma fırsatı verdi ve ortak sorumlulukları nasıl paylaşacağımı gösterdi. Türkiye’yi daha önce hiç bilmediğim, bambaşka bir açıdan tanıma fırsatı buldum. Bu büyük ülkenin çeşitli yerlerine yapılan gezilerin yanı sıra, yolumda tanıştığım ve beni kendi kültür ve gelenekleriyle tanıştırmak için çok istekli olan insanların da buna kesinlikle katkısı oldu.
Ancak birlikte yaşadığım, etkinlikler düzenlediğim, her anını keyifle geçirmekten keyif aldığım diğer gönüllüler olmasaydı bu deneyim bu kadar ilginç olmazdı. Bir noktada gerçekten o kadar harika anlaştığımızı hissettim ki İzmir’e aynı amaçla gelen yabancılarla neredeyse aile gibi birbirimize yakınlaştık. Aynı zamanda Polonya’da da çok şey oluyordu ve ben önemli olayları ve olayları kaçırdım. Ailemi, arkadaşlarımı özlediğim anlar da oldu elbette. Bazen Polonya yemeklerini özlüyordum, özellikle de tatillerde. Ancak bunun da her zaman bir çözümü vardı! Arkadaşlarımız ve ailemiz bizi ziyaret etti ve dolayısıyla bize Polonya yemeği getirdi.
Türk dostlarımıza pierogi yapmayı öğrettiğimiz ve onların da bize mantı yapmayı öğrettiği akşamı asla unutmayacağım- ki bu bizim pierogi’mizin Türkçe karşılığıdır diyebilirsiniz, sadece daha küçük ve her zaman lezzetli servis edilirdi (onlar bunu yapmazlardı).
Bu yıl bana kendimi yeniden keşfetmemi sağladı, neleri kaçırdığımı gösterdi, kalıpları kırmamı sağladı ve bana daha kolay arkadaş edinmeyi öğretti. Bu beni, artık dünyanın dört bir yanına dağılmış, birçok kez tekrar karşılaşacağımızı bildiğim bir arkadaş çevresi ile baş başa bıraktı. Ve böylece görüşürüz diyerek herkese veda ettik, görüşürüz çünkü sonuçta yine görüşeceğiz…
Türk dostlarımıza pierogi yapmayı öğrettiğimiz ve onların da bize mantı yapmayı öğrettiği akşamı asla unutmayacağım- ki bu bizim pierogi’mizin Türkçe karşılığıdır diyebilirsiniz, sadece daha küçük ve her zaman lezzetli servis edilirdi (onlar bunu yapmazlardı).
Bu yıl bana kendimi yeniden keşfetmemi sağladı, neleri kaçırdığımı gösterdi, kalıpları kırmamı sağladı ve bana daha kolay arkadaş edinmeyi öğretti. Bu beni, artık dünyanın dört bir yanına dağılmış, birçok kez tekrar karşılaşacağımızı bildiğim bir arkadaş çevresi ile baş başa bıraktı. Ve böylece görüşürüz diyerek herkese veda ettik, görüşürüz çünkü sonuçta yine görüşeceğiz…
Başlangıçta bahsettiğim soruya dönersek, sanırım artık nasıl hissettiğimi söylemenin neden bu kadar zor olduğu çok daha açık. Mutluyum, sevdiklerime, özlediklerime dönmek güzel. Bir yandan da kalbimin bir parçasını İzmir’de bıraktım ve bazen keşke bir kez daha odamda uyanıp arkadaşlarımla birlikte bizi yolun diğer ucuna götürecek vapura doğru hızla koşabilseydim diyorum, şehre, atölyelerimize…
Son olarak, birine her şeyi bırakıp bir yıl sürecek bir projeye devam etmenin buna değip değmeyeceğini tavsiye etmem gerekse… o zaman yanıt olarak sizin için kendim bir bavul hazırlarım 🙂
Gelecekteki tüm gönüllüler için şans diliyorum.
Kamile