Benim adım Marek ve 32 yaşındayım. İki yıl önce, özel sektörden STK’ya geçiş yaparak işimi tamamen değiştirmeye karar verdim. Polonya’nın en büyük insani yardım kuruluşunda pazarlama uzmanı olarak 1 yıl çalıştıktan sonra projelere daha doğrudan dahil olma ihtiyacı hissettim. Ancak gerekli deneyim eksiklerim vardı. Neyse ki, bireylere dünya çapındaki organizasyonlarda çalışma fırsatı sunan Avrupa Dayanışma Programı- İnsani Yardım hakkında bilgi edindim. Hiçbir Erasmus değişimine katılmamış olmam böyle bir deneyimi yaşamam için belki de son fırsatım olduğunu fark etmeme neden oldu.

Gerekli deneyimi kazanmanın yanı sıra diğer önceliğim de İngilizce dışında bir yabancı dilde dil becerilerimi geliştirmekti. İspanyolca’da bazı temel bilgilere sahip olduğum için daha önce hiç ziyaret etmediğim insani ihtiyaçların önemli olduğu Latin Amerika kıtasında projeler aramaya başladım. TECHO adlı 26 yıllık Şilili bir kuruluştan bir teklif aldım. Birkaç telefon görüşmesi ve mülakatın ardından, Şili’ye (şimdiye kadar gittiğim en uzak yer!) 6 aylığına (hayatımda evden en uzun süre ayrılacağım süre!) MEAL Görevlisi (İzleme, Değerlendirme, Hesap verilebilirlik ve Öğrenme Sorumlusu) olarak çalışmaya karar verdim.

 İlk haftalar benim için gerçekten zorlayıcıydı. Burada rahat ve kendinden emin hissetmek için İspanyolcamı ne kadar geliştirmem gerektiğini fark ettim. Hem koordinatörümün hem de ev arkadaşlarımın desteği çok önemliydi ve bugün bunu çok takdir ediyorum. Beni aynı zamanda motive eden şey TECHO tarihindeki en büyük uluslararası projede çalışmaktı: 5 yıl içinde Latin Amerika’nın 8 ülkesinde 2000 hijyenik çözüm inşa etmek. Bu, bölgede olumlu ve gereksinim duyulan bir değişimin bir parçası gibi hissettirdi. Gerçekten takdir ettiğim şey işimin kapsamlı doğası. Tipik ofis çalışmasını, faydalanıcılar tarafından doldurulan anketlerin sonuçlarını analiz etme işini içeriyordu ancak aynı zamanda birkaç gün boyunca inşaatlarda da yer alarak sahada da bulunma fırsatım oldu.

Şili’deki zamanım tabii ki sadece işimle sınırlı değildi. Aynı zamanda bu harika ülkeyi daha yakından tanıma fırsatım da oldu. Dünyanın en kuru çölü Atacama’ya gittim, ardından muhteşem ve dünyaca ünlü Patagonya’ya ve son olarak başka bir kıtada bulunan Rapa Nui adlı bir Şili adasını ziyaret ettim.

Şili’ye gelme kararı kolay değildi. Birkaç şüphem vardı: ya çok yaşlıysam veya ya İspanyolcam yeterince iyi değilse diye. Şili’de geçirdiğim birkaç ayın ardından dürüstçe söyleyebilirim ki hayatımın en zorlayıcı ancak bir o kadar da en iyi kararlarından biriydi. Bu kararı verdiğim için çok mutluyum ve aynı zamanda kalan yaşamım üzerinde olumlu bir  tkisi olacağına inanıyorum!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.