10’lu yaşlarımın başından beri her zaman yurtdışında yaşamak nasıl olur merak ettim ve bunu deneyimlemek istedim. Şubat ayıydı, dışarısı karlı ve soğuktu. Masamda oturuyordum ve medyada internette her zaman yaptığım gibi yurtdışında yaşamanın nasıl bir şey olduğunu araştırıyordum. O gün Youtube’da European Solidarity Corps hakkında bir video buldum, sonra araştırmaya başladım, sonra gönüllü olabileceğim birkaç projeye ve bazı ülkelere başvurdum. Mart ayının başında, başvurduğum projelerden birinden bir e-posta aldım, e-posta Bulgaristan’dan geliyordu.
Ev sahibi kuruluşum beni projeye kabul ettikten sonra, gönderen kuruluşum olarak Pi Gençlik Derneğini buldum çok şükür. Eh, benim unutulmaz hikayem de bu şekilde başladı. 50 bin kişilik sıcak insanların olduğu bir nüfusa sahip, Nisan ayının ortasında, dünyanın dört bir yanından gelen yaklaşık 10 katılımcıyla, Bulgaristan’ın güneyinde, Yunanistan sınırında, aralarında Petrich adında sadece bir dağ bulunan bir kasabada tarihi bir müze açılmasına yardımcı olmak için Sofya’daki eve doğru yola çıktık.
Proje süresince birçok etkinlik gerçekleştirdik. Okullara gittik, Erasmus Plus ve Avrupa Gönüllülük Servisi ve Petrich kasabasındaki lise öğrencileriyle kasabada neler yapacağımız hakkında konuştuk. Okullarda birçok yerel insanla tanıştık. Bu sayede arkadaşlık bağlarını çok iyi kurma şansımız oldu. Dil kulüpleri düzenlendik, asıl görevimiz olan müzenin açılmasına yardımcı olduk. Kasabadaki çocuklarla birlikte resim yarışması, ödüllü oyunlar ve benzeri birçok etkinlik düzenlendik. Ekibimizdeki her arkadaşımızın özel bir görevi vardı, örneğin bir arkadaşımız etkinlikler için afiş tasarımları hazırlıyordu. Bende sosyal medya çalışmalarımızı düzenleyerek ev sahibi organizasyonuma destek oldum.
Ne yazık ki, her iyi şey sona eriyor. Proje sonlarına doğru boş zamanlarımızda başkent Sofya’yı görme fırsatım oldu. Ayrıca, Türkiye’ye dönmeden önce Sırbistan’ın başkenti Belgrad’ı birkaç günlüğüne ziyaret ettim. Bir süredir yurt dışında yaşıyorum ve eve döndüğümde hayatımın kısa sürede değiştiğini söyleyebilirim. Benim bakış açım da değişti. Şimdi, geçmişte gülünç olan şeylerin normal gelmesi gibi. Aslında, artık küçük ayrıntılara değil, büyük resme odaklandığımı fark ettim. Beni projeye kabul eden Açık Alan Vakfı CEO’muz Pepa’ya, Monica’ya ve bu deneyimi özel kılan Pi Gençlik organizasyonu başta olmak üzere tüm değerli dostlarıma teşekkür ediyorum. Herkese hayatında ESC yapmasını tavsiye ederim.
Ben de başvuru yapmak istiyorum lütfen destek olur musunuz?