Romanya’ya geleli sadece bir ay oldu ama şimdiden kendimi evimde gibi hissettiğimi itiraf etmeliyim. Şu anda bile yaşadıklarımı, hissettiklerimi kelimelere nasıl dökeceğimi bilmiyorum, dolayısıyla projenin sonunda duygularımın yoğunluğunu hayal bile edemiyorum.
Birbirinden tamamen farklı kültürlerden 12 farklı sanatçıyla aynı evi paylaşmak; birlikte öğrenmek, öğretmek, üretmek zorlu ama tatmin edici bir duygu. Gün geçtikçe birbirimizi daha iyi anlamaya ve keşfetmeye başladık. Bağlarımızın her geçen gün güçlendiğini ve daha fazla ortak paydada buluştuğumuzu fark ediyorum. Zaten bazı geleneklerimiz olmaya başladı. Gece saat 2 civarında mutfak toplantıları, evimizin en sıcak odasında gece toplantıları, büyük bir aile olarak hep birlikte yediğimiz akşam yemekleri ve çok daha fazlası.
Tren istasyonunda bulduğumuz yavru köpeğimizi gerçek bir aile gibi sahiplendik bile. Hayatımda gördüğüm en heyecan verici ve sevgi dolu yaratık. Evin içinde normal bir şekilde yürürken heyecanla koşup, kıçını sallayarak ayağımın dibine uzanması beni çok iyi hissettiriyor. Hep birlikte proje temposuna ayak uydurmak için koşarken onun büyümesini izlemek paha biçilemez. Özetle, çoğunlukla hijyen konusunda ufak tefek anlaşmazlıklarımız olsa da evde her şey benim için beklediğimden çok daha iyi gidiyor
Şu ana kadar yaptığımız projelerden ve deneyimlerimizden bahsedecek olursak oldukça zorlu ama bir o kadar da keyifli olduğunu söyleyebilirim. İlk büyük etkinliğimiz Todireşti’de düzenlediğimiz Folcloristica festivaliydi. Çalışmalarıma poster ve sertifika tasarlayarak başladım. Ben de ilk atölyemi bu festivalde verdim ama hayal ettiğim kadar başarılı olmadı. Çocukların yaş grubuna göre fazla karmaşık bir etkinlik tasarladığımı fark ettim ve hatalarımdan ders aldım. Raphaelle ile birlikte verdiğimiz workshopu Piatra Neamț’da düzenleyerek çok daha başarılı sonuçlara ulaştık. Ay sonunda sergimiz için çocuk tasarımlarını birleştirerek bir kolaj tasarlayacağız. Ayrıca dün Petru Rareș okulunda ilk ihtisas deneyimimizi tamamladık. 6 gün boyunca birlikte farklı çalışmalar yaptık. Raphaelle ile planladığımız workshop beklediğimizden çok daha erken bitti ve her geçen gün şekil değiştirdi. Sonunda kendimizi oldukça spontane bir şekilde duvara resim yaparken bulduk. Günün sonunda çimento ve boyalı taşlarla onarılmış bir merdiven basamağımız, aynamız ve geleneksel figürlerle süslenmiş bir duvarımız, öğrencilerimizin çizdiği portrelerimiz var. İki hafta önce yabancı olarak gördüğümüz ve dil engeli nedeniyle onlara biraz yabancı gelen öğrencilerle artık arkadaş olduk. Duygu ve düşüncelerini ifade etmekte zorlandıklarını ama içten içe ne kadar nazik, şefkatli ve heyecanlı olduklarını gördük. Bu maceraya bolca kahkaha, bir sürü çiçek ve iki evlilik teklifi ekledim. Gittiğimiz her yerde zaten ünlü olduğumuza inanamıyorum, bu şöhrete alışmak biraz zaman alacak gibi görünüyor.
Şu ana kadar Iași, Piatra Neamț, Pașcani, Todirești gibi harika yerleri gezdik, belki yüzlerce insanla tanıştık, binlerce fotoğraf çektik, bize hediye olarak sunulan pek çok farklı yemeği yedik. Zengin kültürü ve muhteşem mimarisiyle etkileyici olan Romanya, sevgi dolu ve misafirperver insanlarıyla da yüreğime dokundu. Hiçbir karşılık beklemeden önümüze kurulan kocaman sofralarda, güler yüzlü insanların sayısı her geçen gün artıyor. Aynı dili konuşmasam bile, tamamen farklı yaş gruplarından ve kültürlerden insanlarla bir şeyler paylaşmak, bağ kurmak harika bir duygu. Sanırım yıllar sonra bile bu duyguyu aynı sıcaklıkla hatırlayacağım.
Bütün bunlar olurken ve ben harika vakit geçirirken telefonum acı çekiyor. Bunu nasıl başardığım hakkında hiçbir fikrim yok ama galerimde zaten 7 binden fazla fotoğraf var. Önümüzde onlarca zorlu görev varken beni en çok korkutan şey fotoğrafları sıralamak. Ancak benim gibi kararsız biri için bu durum pek de şaşırtıcı değil. Zaten durum böyleyse projenin sonunu bile tahmin edemiyorum. Ama bizi bekleyen her yeni günü ve deneyimi sabırsızlıkla bekliyorum.