Daha önce denemediğim bir seyahat yöntemi: Otostop. Konsept oldukça basit: yanda bir yol varsa, baş parmağınızı dışarı çıkarın ve sizin yönünüze doğru giden bir aracı bekleyin. Bu blogda otostopla ilgili deneyimlerimi ve ondan öğrendiklerimi paylaşmak istiyorum. Bir de bu ulaşım tarzının riskleri hakkında konuşmak istiyorum. Bu yüzden, -Mattes’in bloğundan öğrenebileceğiniz- doğuya olan yolculuğumuzda otostop çektim. Daha önce hiç otostop çekmemiştim. Ve dürüst olmak gerekirse beni strese sokuyordu. Yolculuğumuzun bölümlerini otostopa güvenerek planladık. Şimdiye kadar hep otobüsle seyahat ettik. Biletinizi satın alıyorsunuz ve otobüsünüzün ne zaman kalkacağını ve nereye varacağınızı biliyorsunuz. Ve bu da seyahat planlamanız için size güven veriyor. Ama bayramda istediğimiz gibi bir otobüs bulamadık. Çünkü hepsi ailelerini ziyaret etmek isteyen insanlarla dolup taşıyordu. Böylece Ankara’ya büyük bir dolambaçlı yoldan geçerek Gaziantep’e gitmek için müsait olan son otobüslere bindik. Oradan GAP Turumuzun geri kalanı için otostop yapmak istediğimizi söyledik. Doğuya ilk kez otostop çektiğimizde üç kişiydik. Toni, Mattes ve ben Antep’in dışına çıkan yolda duruyorduk. Baş parmağımızı gösterdikten birkaç dakika sonra bir araba bizim için durdu ve buranın Urfa’ya gidenleri beklemek için iyi bir yer olmadığını söyledi bu yüzden bizi Urfa’ya giden karayolu trafiğinin başladığı yolun daha da aşağısına götürdü. Bizi şehrin biraz dışına çıkardı ve başka bir araba beklemeye başladık. Bu sefer büyük çantalarımızı koymaya hazır değildik. Bir tane araba durup bizim seyahat ettiğimizi anladı. Bizi alan adam bir süre İsviçre’de yaşayan ve bu nedenle biraz Almanca konuşabilen yaşlı bir beyefendiydi. Biraz sohbet ettik ve bizi bir süreliğine aldı. Ama Urfa’ya gitmiyordu. Bizi küçük bir ilçede indirdi. Ve kendimizi yine yolun kenarında otostop çekerken bulduk. Duran bir sonraki adam arabasında yüksek sesle disko müziği çalan bir tatlı ve şekerleme satıcısıydı. O bizi Fırat Nehrinde bıraktı.
Ardından günün son arabasını durdurduk. Çok ilginç bir karakterdi ve doğrudan bizim gitmemiz gereken otele gidiyordu. Fakat 50 km ile gitmesi gereken yolda 120 km ile gidiyordu, çok fazla konuşuyordu, araba sürerken yüksek sesle şarkı söyleyip içecek içiyordu. Yola gerçekten odaklandığına inanmadım. Tanrıya şükür herhangi bir kaza olmadan Urfa’ya vardık. Bu sefer otostop çekecek olan sadece ben ve Mattes’tik. Otobüsle Urfa’dan çıktık. Çok beklemedik, bir minibüs bizi aldı. Bizi birkaç kilometre götürdükten sonra çölün kenarındaki bir benzin istasyonunda bırakmak zorunda kaldı. Çölde kavurucu sıcakta başka bir arabanın bizi Mardin’e götürmesini bekledik. Urfa arasında gerçekten sadece taşlık bir çöl var. Mardin’den Diyarbakır’a Almanya’dan gelen bir otobüse alındık ve hatta bizi dağlardaki evlerine davet ettiler. Ama aynı zamanda yolculuğumda öğrendiklerimden ipuçları ve tavsiyeler vermek istiyorum! Genellikle Türkiye’nin doğusu, otostop çekmek için daha iyi. İnsanlar, arkadaş canlısı ve yardımsever. Bizi almaları için hiç 15 dakikadan uzun beklemedik. Ancak güvenlik nedeniyle asla tek başınıza otostop çekmemelisiniz. Ayrıca bu nedenle sürücünün arkasındaki koltuğa oturmayı tercih etmelisiniz. Ayrıca, iklime uyum sağlamanız da önemli. Güneşli bazı alanlarda durmak zorunda kaldık, üzerimize geliyordu ve görünürde gölge yoktu. Bu nedenle, şapka, güneş kremi ve bol su harika bir önlem! Tabii ki, kışın otostop yaparken soğuğa uyum sağlamanız gerekir, çünkü otostop asla kesin değildir ve birinin sizi alacağından emin olamazsınız. Bu yüzden, gerekirse tarlalarda uyuyalım diye yanımızda bir çadır da getirdik. Ayrıca bulunduğunuz şehrin anayollarına kendinizi konumlarsanız oraya giden arabaların size doğru geldiğinden emin olabilirsiniz.
Şehrin içinde çok fazla yol seçeneği olduğu için maalesef ki birine yol sorduğunuzda yardımcı olabilmeleri zor oluyor. Kendi güvenliğiniz için ve aynı zamanda birisinin sizi arabasına alma şansını artırmak için sürücüler için çok iyi görünür olduğunuzdan emin olun. Sürücülerin durmadan önce sizi uzun bir süre görmeleri gerekir, bu da onlara sizi götürmek isteyip istemediklerine karar vermeleri için yeterli zamanı verir. Sizi ne kadar uzun süre görürlerse sizi arabalarına alma şansları da o kadar artar. Bu yüzden yokuş aşağı yollarda değil, virajların önünde veya arkasında durmalısınız. En iyisi, arabaların biraz yavaş gitmek zorunda olduğu ve sizin için duracak iyi bir yere sahip oldukları uzun yollardır. Bir yere otostop çekmeden önce haritalarınızı da incelemelisiniz. Örneğin, Türkiye’nin doğusunda gezinmek oldukça basittir. Antep, Urfa ve Mardin hepsi tek bir yolda ve farklı şehirlere gidecek başka bir otoyol yok, bu yüzden bu yolda bulunan tüm arabaların hedefinize doğru gittiğinden emin olabilirsiniz. Ancak ülkenin farklı bölgelerinde iseniz, otoyol durumunu değerlendirmeli ve hangi yolda beklemek istediğinizi dikkatlice seçmelisiniz. Doğru hazırlanırsanız yolculuğunuzu daha verimli ve daha az stresli hale getirir!
Tabii ki, otostop tehlikeli olabilir. Böyle bir yolculuk boyunca sayısız risk vardır. Bahsettiğimiz iklim ve gerçekten sizi götürebilecek birini yakalamanın belirsizliği. Bunlar çantanızı toplarken ve yolculuğunuza hazırlanırken düşünmeniz gereken şeyler. Tavsiyem: Yanınızda bol su, doğru kıyafet, bir çadır ve bir ilk yardım çantası getirin. Ayrıca tüm sürücülere güvenmemelisiniz ve gerekirse kendinizi savunabilmelisiniz eğer bir şey kontrolden çıkarsa sürücünün arkasında oturan kişi müdahale edebilir. Ayrıca Google Maps’ i açın ve sürücünüzün nereye gittiğinden emin değilseniz nereye gittiğinizi sorun. Gitmek istemediğin yere gitmek yerine, birinden durup seni bırakmasını istemek her zaman daha güvenlidir. Tabii ki profesyonel bir otostopçu değilim ama umarım deneyimlerim bir sonraki yolculuğunuzda size yardımcı olabilir. Türkiye’nin bu bölgesini “otostop” ile gezmek benim için en büyük maceralardan biriydi! Ben sadece bu seyahat şeklini ve bir noktada ona bir şans vermenizi önerebilirim!
Sonraki maceraya kadar!
