Yine ben, İzmir’deki gönüllünüz Antonia ve bu noktada Türkiye’deki gönüllü hizmetimin tam dört ayını bitirmiş bulunmaktayım. Zaman akıp geçerken, buradaki her yeni gün birbirinden farklı ve deneyimler sayısız. Ama bunca ay ve temelde her gün bana eşlik eden yeni bir şey var. Başka bir ülkeye taşınmak, başka bir şehirde yeni insanlarla ve yeni bir dil ile yaşamak…

Böyle bir durumda, etrafınızdaki her şey sizin için çok fazla değişiklik, geçmiş yıllarda kendiniz ve günlük rutininiz için yarattığınız hemen hemen her alışkanlığımızdan vazgeçtiğiniz anlamına geliyor. Ayrıca, o inşa ettiğiniz konforlu alanı bırakmanıza ve bu konforlu ve güvenli alandan çıkmak da, birçok yeni zorluğu üstlenmenizi sağlıyor. Ancak bu zorluklar kendimi daha iyi tanımama ve bir insan olarak büyümeme yardımcı oldu.

Çünkü etrafınızda her şey değiştiğinde geriye sadece kendiniz kalırsınız. Bu nedenle, kendinize tutunmalı ve kendinizde rahatlık ve istikrar bulmalısınız. Başlangıçta ziyaret ettiğiniz her yer, tanıştığınız her insan, yaptığınız her aktivite yenidir. Zamanla yorucu olabilse de bu aslında çok heyecan verici. Bunun nedeni de yeni karşılaşılan şeylerin işlenmesi için bir miktar enerjiye ihtiyaç duyulmasıdır. Ama bunların iyi yanlarına bakarsak, macera ve heyecan hâkim. Ayrıca iki veya üç ay sonra, özellikle hâlâ meraklıysanız ve etrafınıza daha yakından bakarsanız, her köşede yeni şeyler keşfedebilirsiniz. İzmir o kadar canlı ve devasa ki! Her zaman görülecek ve deneyimlenecek bilinmeyen bir şey bulunuyor. Şimdiye kadar en az yüz kez yürüdüğüm eve dönüş yolunda bile zaman zaman bazı detaylar gözüme çarpıyor ve o an anlıyorum ki o küçük şeyi daha önce hiç fark etmemiştim. Tabii zaman geçtikçe buralarda da yeni alışkanlıklar edindim. Sabit çalışma saatleri ve oluşturduğumuz program ile haftanın rutinini ve ritmini önceden belirliyoruz. Bu yüzden, çoğunlukla ev arkadaşlarımla birlikte, alışkanlıklarımı bunun üzerine kurdum. Tüm bunlara ek olarak, bir diğer büyük değişiklik, Noel’i nasıl kutladığınız gibi daha sağlam gelenekleri yıkmaktı. Eski alışkanlıkları bırakıp yenilerini yaratmak hem çok zor hem de kolaydı. Kolaydı çünkü bu konuda başka seçeneğim yoktu ve çevremde her gün çok şey oluyordu, gelenekleri nasıl sürdüreceğimi düşünmeye zaman yoktu. Her şey yoluna girerken, bu Noel’i hayatımda ilk kez ailem olmadan başka bir ülkede geçirdim. Ayrıca ben ve ev arkadaşlarım tatil için başka bir şehir olan Bursa’ya tatile gittik bu yüzden bu kutlama için ev diyebileceğim bir yer yoktu ve geleneksel bir yemek hazırlayıp yemek mümkün değildi. Böylece oldukça tipik, ev yapımı Türk yemekleri yedik. Ancak her şeye rağmen Noel’in en önemli kısmı aynı kaldı. Bana en yakın insanlarla, Türkiye’den sevdiklerimle zaman geçirdim.
Noel’e en çok benzeyen şey, tatilin kendisi değildi. Bursa’dan iki gün önce, Pi Gençlik Derneği Ofis Ekibi üyeleri ve mentorlar ile dernekte küçük bir Noel kutlaması yaptık. Bu etkinlikte, içinde büyüdüğüm herkes, geçen aylarda toplanmış, kendi yaptığı kurabiye ve patates salatası yiyip, birlikte eğleniyordu. Ev arkadaşı olduğum ve yakın arkadaşım olan diğer gönüllü Chris, geçtiğim yılda yasadıklarımıza minnettar olmakla ilgili küçük bir konuşma yaptı. O an anladım ki dernek benim için büyük ve renkli bir aile haline gelmişti. Dernek sayesinde bu insanlarla tanışmak, bu yıl için en minnettar olduğum şeylerden biri olmuştu. Teşekkürler!