Merhaba! Ben Mira. İzmir’de altı ayı çoktan geride bıraktım ve son blog yazımdan sonra bir sürü şey yaşandı. Öncelikle Türkiye Ulusal Ajansı’ndan aldığımız Rize’deki ara dönem eğitiminden bahsedebilirim. Rize, Karadeniz kıyısında, İzmir’den yaklaşık 1.500 kilometre uzaklıkta. Oraya otobüsle gitmeyi tercih ettim ve Türkiye’nin çeşitli manzaralarının tadını çıkarmak için uçak yerine ülkeyi kara yoluyla geçmek benim için gerçekten güzel bir deneyimdi. Afyonkarahisar’da olduğu gibi (bkz. Bölüm 1) burada da görkemli bir otelde ağırlandık. Türkiye’nin dört bir yanından gelen ESC gönüllüleri, deneyimlerini paylaşmak, faydalı bilgiler edinmek ve oluşabilecek sorunları çözmeye çalışmak için burada toplanmıştı.
Atölye çalışmalarıyla ilgili olarak, bir süredir, katılımcıların farklı seviyeleri nedeniyle (bazıları akıcı, diğerleri yeni başlayanlar) hazırlanması oldukça zor olan bir Fransızca konuşma kulübü yapıyorum; bu nedenle çok fazla esneklik gerektiriyor. Ancak katılımcıların dil becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmaktan ve onlara Fransa’nın farklı yönlerini göstermekten keyif alıyorum. Şimdi, çoğunlukla ileri düzey olan konuşmacılarla başka bir Fransızca konuşma kulübü yapmaya başladım. Bu gerçekten güzel çünkü birçok farklı aktivite yapmamızı ve iyi sohbetler yapmamızı sağlıyor. İkinci atölyem ise Sakin Mekan Agora adlı bir merkezde, çoğunlukla yeni başlayan katılımcıların ve sadece kadınların olduğu (neden sadece kadınlar geliyor bilmiyorum) İngilizce bir atölye. Farklı seviyelere uyum sağlamak ve çoğu zaman ortak bir dil olmadan iletişim kurmanın yollarını bulmak zorundayız. Ama bizim Türkçe seviyemiz onların İngilizcesi gibi artıyor ve bu da işleri kolaylaştırıyor. Katılımcılarımızın motivasyonuna gerçekten hayranım ve bu grubu ve burayı gerçekten seviyorum.
Bir lisede İngilizce konuşma kulübü yapmaya başladım ve her ne kadar katılımcılarımızın bizi öğretmen olarak görmelerini istemesek de öğrenci tarafına kıyasla şimdi “öğretmen” tarafında olmak gerçekten ilginç ve eğlenceli görünüyor. Atölye çalışmalarına katılan öğrencilerin, stresten ve baskıdan uzak bir ortamda İngilizce pratik yapmalarını sağlamak için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Onların coşkusunu ve motivasyonunu gerçekten takdir ediyorum. Bu kez katılımcı olarak, Ege Üniversitesi öğrencilerinden aldığımız Türkçe derslerine ek olarak Pi Gençlik Derneği tarafından sağlanan Türkçe konuşma kulüplerine de katıldım. Bu derslerle ilgili olarak sene başında A1 seviyesine ulaştığımızı değerlendiren bir sınavdan geçtik. Ayrıca Pi Gençlik Derneği tarafından düzenlenen; “G.O.R.A” gibi başyapıt filmleri keşfettiğim sinema geceleri, Noel kutlamaları ve müze ziyaretleri gibi etkinliklere de katıldım. Son olarak, boş zamanlarımda İzmir’den mümkün olduğunca çok şey keşfetmeye çalıştım. Komşu ilçeler Çeşme ve Urla’yı ziyaret ettim, Homeros Vadisi’nde doğa yürüyüşü yaptım, şehirdeki müzeleri ve camileri ziyaret ettim ve birkaç konsere ve tiyatro oyununa gittim. Ayrıca burada harika insanlarla tanıştım ve İzmir’e gelmeyi tercih ettiğim için her gün mutlu oluyorum.