Zaman su gibi akıp geçiyor ve Türkiye’ye taşınmamın üzerinden neredeyse yedi ay geçti. İzmir’deki yaşama alıştıktan ve ülkenin güneydoğusunu keşfettikten sonra, Şubat ayının sonunda İstanbul’u ziyaret etme fırsatım oldu. Bu yolculuk ve son zamanlarda yaşadığım diğer deneyimler, Türkiye’nin ne kadar çeşitli ve çok yönlü bir ülke olduğunu bir kez daha bana gösterdi.
İzmir’de Sıcak Günlerin Geri Dönüşü
Baharın gelişiyle birlikte hava değişiyor ve İzmir’in yeniden canlandığını hissedebiliyorsunuz. Günler uzuyor, güneş tekrar parlıyor ve şehir daha hareketli bir atmosfere bürünüyor. Kafelerin terasları dolup taşıyor, Kordon boyunca insanlar piknik yapıyor, spontane konserler düzenleniyor. Kış aylarından sonra gelen bu tazelenmiş enerji harika hissettiriyor ve şehri daha da fazla keşfetme isteğimi artırıyor.

Ramazan : Paylaşmanın Önemi
Bu ay, Ramazan’ı daha somut bir şekilde deneyimleme fırsatım oldu. Oruç tutmuyor olsam da, iftar için yemek dağıtımına katılma şansı yakaladım. Bir akşam, diğer gönüllülerle birlikte iftar için yemek tepsileri hazırlayıp ihtiyacı olan insanlara dağıttık. Bu, gerçekten zenginleştirici ve duygusal bir deneyimdi. Birçok insanın bu anı paylaşmak için bir araya geldiğini görmek, Ramazan’ın Türkiye’de sadece manevi bir dönem olmadığını, aynı zamanda dayanışma ve birliktelik zamanı olduğunu anlamama yardımcı oldu.

İstanbul’un Enerjisi
İstanbul, başka hiçbir şehre benzemiyor. Şehre adım attığım anda enerjisi beni etkiledi —her an hareketli sokaklar, farklı kültürlerin eşsiz bir karışımı ve mahalleye göre değişen atmosferiyle büyüleyici bir yer. Tabii ki Sultanahmet Camii ve Ayasofya gibi önemli yerleri ziyaret ettim ancak beni en çok etkileyen şey, Kadıköy ve Balat gibi mahallelerde yaptığım yürüyüşlerdi. Boğaz’da gün batımını izlemek, bir terasta çay içerken hiç durmayan bu şehri gözlemlemek… İstanbul’un insanı kendine çeken, büyüleyici bir yanı var.

İzmir’e Dönüş: Sürekli Değişen Bir Rutin
Bu seyahatin ardından İzmir’e dönüş, yeni bir uyum sürecinin başlangıcı oldu. Gönüllülük çalışmalarım açısından, artık her zamankinden daha çeşitli projelerde yer alıyorum. Bu projeler bana konfor alanımdan çıkma fırsatı sunarken, bazı zorlukları da beraberinde getiriyor. En büyük zorluklardan biri ise Türkçe öğrenmek. Yedi ayın sonunda hala akıcı bir şekilde konuşamıyor olduğumu fark ettim ve bu konuda daha fazla çaba göstermem gerektiğini anlıyorum.
Sırada Ne Var?
Türkiye’de geçireceğim sadece birkaç ayım kaldı ve şimdiden bundan sonra ne yapacağımı düşünmeye başladım. Burada kalan zamanımı en iyi şekilde değerlendirmek, daha fazla bölgeyi keşfetmek ve en önemlisi, öğrenmeye devam etmek istiyorum. Bu deneyim bana şimdiden çok şey öğretti ve beni nasıl şekillendirmeye devam edeceğini merak ediyorum.