Merhaba! Benim adım Nina, Fransa’nın Paris şehrinden geliyorum.
24 yaşındayım ve kısa bir süre önce eğitimimi tamamladım. Önce sosyoloji alanında bir lisans yaptım, ardından yerel kalkınma ve uluslararası dayanışma alanında yüksek lisans yaptım.
Yüksek lisansımı tamamladıktan sonra bir organizasyonda çalışarak yurtdışına gitmeyi gerçekten çok istedim. Bir aydır İzmir’deyim ve kısa süreli gönüllü olduğum için görevim bir ay sonra sona eriyor; ayrılma düşüncesi bile şimdiden beni üzüyor!
Pi Gençlik Derneği ile yürüttüğüm bu gönüllülük görevi farklı bir kültürü keşfetmek, farklı geçmişlerden insanlarla tanışmak ve yoğun bir sosyal ve kültürel deneyim yaşamak için inanılmaz bir fırsat benim için.
İzmir’de günlük yaşam
Şehre şaşırtıcı bir hızla uyum sağladım ama ilk geldiğimde uyum sağlamam gereken tüm yeni şeylerle karşı karşıya kaldığımda kendimi çok kaybolmuş hissettiğimi hatırlıyorum: ulaşım, farklı alışkanlıklar ve kurallar, yeni bir kültür ve tabii ki hiç bilmediğim Türkçe.
İzmir’deki hayatımı çok seviyorum. Şehir beklediğimden çok daha büyük. Buca’da yaşıyorum, burada ulaşım biraz zorlayıcı olsa da ortam çok canlı ve burada gerçekten rahat hissediyorum. Eve de alıştım, ve ev arkadaşlarım çok iyi insanlar!
İzmir’de yaşamayı en çok sevdiğim şeyler ise tatlı hava (her gün güneşi görmek harika bir şey, Paris’ten çok farklı…), deniz ve güzel gün batımları, her köşe başında karşılaştığımız kediler ve tabii ki inanılmaz lezzetli Türk yemekleri…
Kültür ve yemekler hakkında…
İzmir’e geldikten birkaç gün sonra, Pi Gençlik Derneği’nin Pixel ekibi gönüllüleri tarafından düzenlenen “Türk Kültür Gecesi”ne katılma şansım oldu! İzmir’den mentörler ve gençlerle tanışma fırsatı bulduk ve onlar bizim için hazırladıkları Türk yemeklerinden tattık.
Ayrıca diğer Fransız gönüllülerle birlikte bir Fransız Kültür Gecesi organize etme fırsatım da oldu. Çok eğlenceliydi; oyunlar oynadık, popüler Fransız şarkılarıyla dans ettik ve herkesle Fransız yemekleri yedik. Bu etkinlikler, farklı kültürleri tanımak ve kaynaşmak için harika bir yol.
Atölyeler
Atölyeler benim deneyimimin önemli bir parçası. Çocuklar, gençler ya da yetişkinlerle İngilizce konuşma atölyeleri düzenlemek ve yürütmek benim için tamamen yeni bir şey.
Aslında, buraya gelmeden önce biraz endişeliydim, çünkü bu benim için gerçek bir zorluktu. İngilizceyi akıcı konuşamamak, eğlenceli ve ilgi çekici atölye fikirleri bulmak ve etkinlikleri farklı yaş gruplarına ve seviyelere göre uyarlamak…
Genel olarak, bu görevden gerçekten keyif alıyorum. Farklı yerlerde atölyeler düzenledim: üniversitelerde, gençlik merkezlerinde, liselerde… İngilizce konuşma kulüpleri, herkesin İngilizce pratiği yapması ve kendine güven kazanması için bir yol, ama her şeyden önemlisi, farklı insanlarla tanışma ve bağ kurma yolu.
Çocuklarla yapılan atölyeleri özellikle seviyorum çünkü çok tatlılar ve motive olmuş durumdalar. Ayrıca, daha yüksek seviyedeki öğrencilerle yapılan atölyelerden de keyif alıyorum; birlikte birçok ilginç konu başlıkları hakkında tartışabiliyoruz.
Bu blog yazısını sonlandırırken, bu deneyimi yaşamış olmaktan gerçekten mutlu ve minnettar olduğumu söylemek istiyorum. Bu deneyim, bana sadece tatil için değil, gerçekten bir yere dalmak ve konfor alanımdan çıkmak için yurtdışına gitmeyi ne kadar sevdiğimi bir kez daha gösterdi. Bu deneyim ayrıca seyahate devam etme isteği uyandırdı…
Bu fırsat için ve burada tanıştığım tüm insanlara, gönüllülere, Pi Gençlik Derneği ekibine çok minnettarım… Son olarak, doğrudan Fransa’ya dönmek istemiyorum; bu yüzden İzmir’deki görevimden sonra maceramı birkaç günlüğüne İstanbul’a giderek uzatıyorum…